Eski tarihlerde deve kuşu yumurtasının yaydığı kokunun örümcek ve benzeri küçük haşereleri rahatsız ettiğini keşfeden Osmanlı, bunu yumurtayı cami, türbe, medrese gibi mimarimizde kullanmışlardır, bu sayede yapı içerisinde örümcekler ve böcekler bulunmaz.Devekuşu yumurtasının harca karıştırılması, genellikle bu konu horosan harcının içeriği ile karıştırılmaktadır, o dönemde devasa camilere yetecek miktarda yüzbinlerce devekuşu yumurtasının Afrika’dan getirilerek harca karıştırılması hayatın olağan akışına uygun değildir.
Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olarak bilinen Süleymaniye caminin inşası sırasında Kanuni Sultan Süleyman’ın Afrika’dan devekuşu yumurtası getirttiği de şehir efsanesidir, bir kaynağa dayanmamaktadır.Yumurtanın içini boşaltılmadan bozulması sağlandığında, bulunduğu mekânda örümcek ve haşerelere karşı, onlara zarar vermeden kovucu özelliği ortaya çıkıyor. Örümcek, Akrep, Karınca, Arı, Kuş gibi canlılar yumurtanın kokusundan hoşlanmadıkları için bulunduğu mekana girmiyorlar.
Hatta bu yumurtalar Osmanlı’da birçok selatin camide de kullanılmıştır.
Mimar Sinan’ın eserlerine baktığımızda kubbelere, kandil çanaklarına devekuşu yumurtaları konulduğunu görüyoruz.
Bu mekanlara örümcekler giremiyor ve dolayısıyla ağ öremiyorlar.
Ama dikkatlice bakıldığında devekuşu yumurtaları olduğu anlaşılmaktadır.
Restorasyon çalışmalarında tarihi yapılardaki eksik deve kuşu yumurtaları vakıflar bölge müdürlükleri tarafından, içlerinde restorasyon konusunda uzman akademisyenlerin bulunduğu, bilim kurulu belirlenen adetler üzerinden yenilenmektedir.
Mimar Sinan’ın kalfalık eseri olarak bilinen Süleymaniye caminin inşası sırasında Kanuni Sultan Süleyman’ın Afrika’dan devekuşu yumurtası getirttiği de şehir efsanesidir, bir kaynağa dayanmamaktadır.Yumurtanın içini boşaltılmadan bozulması sağlandığında, bulunduğu mekânda örümcek ve haşerelere karşı, onlara zarar vermeden kovucu özelliği ortaya çıkıyor. Örümcek, Akrep, Karınca, Arı, Kuş gibi canlılar yumurtanın kokusundan hoşlanmadıkları için bulunduğu mekana girmiyorlar.
Hatta bu yumurtalar Osmanlı’da birçok selatin camide de kullanılmıştır.
Mimar Sinan’ın eserlerine baktığımızda kubbelere, kandil çanaklarına devekuşu yumurtaları konulduğunu görüyoruz.
Bu mekanlara örümcekler giremiyor ve dolayısıyla ağ öremiyorlar.
Mimar Sinan, Süleymaniye Camii’n de, avizelerde bulunan kandil çanaklarının aralarına devekuşu yumurtaları koydurtmuştur.
Aradan 400 yıl geçtiği için o yumurtaların çoğu kırılmış ya da çalınmış, eski yumurtaların sayıları azalmıştır, zaman içinde yumurtalar kandil isleri ve havadaki kirlenme ile bildiğimiz yumurta renginden, kararak kahverengi tonuna dönüşmüştür.Ama dikkatlice bakıldığında devekuşu yumurtaları olduğu anlaşılmaktadır.
Restorasyon çalışmalarında tarihi yapılardaki eksik deve kuşu yumurtaları vakıflar bölge müdürlükleri tarafından, içlerinde restorasyon konusunda uzman akademisyenlerin bulunduğu, bilim kurulu belirlenen adetler üzerinden yenilenmektedir.